Ülke nüfusunun giderek azaldığı, doğurganlık oranlarındaki düşüş rakamları TÜİK tarafından açıklandığında daha net olarak ortaya çıktı. Son dönemlerde yaşanan ekonomik darboğazın aileleri çıkmazda bıraktığını, barınma sorununun giderek arttığını hepiniz biliyorsunuz. Toplum geçim derdiyle boğuşurken, çocuklarının geleceğinden endişe duymaları ve çocuk sahibi olmaktan kaçınmaları da artık herkes tarafından doğal karşılanır oldu.
Büyük aile olma, kalabalıklarda yaşamak önceden görülen şeylerdi. Artık çekirdek aile dediğimiz olgu da açıklanan rakamlara baktığımızda çoktan küçülmeye başlamış ve hatta evlenme oranlarındaki düşüşü de buna eklediğimizde, bugün gelinen durumun kaçınılmaz son olduğunu görmemize neden oluyor.
Evlenme yaşlarının giderek yükselmesi, yaşamsal döngüde aile kavramının gençlerin ileriye dönük planlarında aile kurmanın öncelikli olarak yer almadığını da hepimiz biliyor ve görüyoruz.
Gençlerin gelecek endişeleri elbette işsizlik oranlarının artması, eğitim gördükleri alanlarda çalışma olanaklarına kavuşamamış olmaları, çalıştıkları alanlarda hak ettikleri ücretleri alamamaları da ileriye dönük atacakları adımları da daha dikkatli ve kırk ölçüp bir biçip yola çıkmalarını gerektiriyor.
Nüfusla ilgili analizlerde genellikle üç ana faktör öne çıkarılıyor. Bunlar, çocukluk çağında daha az ölüm, doğum kontrol yöntemlerine daha fazla erişim ve eğitim alan kadınların sayılarının artmasıyla aile kurmadan önce kariyer yapmak istemeleri olarak sıralanabilir.
Doğurganlık 2,10'un altına düştükten bir süre sonra nüfusun azalmaya başlayacağı belirtilmektedir. Nitekim Türkiye'nin yıllık nüfus artış hızı 2022 yılında binde 7,1 iken, 2023 yılında binde 1,1'e geriledi. Doğum oranındaki düşüş, nüfus artış hızının azalmasına ve demografik yapının değişmesine yol açmaktadır.
Doğum oranındaki düşüş, nüfus artış hızının azalmasına ve demografik yapının değişmesine yol açmaktadır. Ekonomik zorluklar, işsizlik, sosyolojik ve psikolojik faktörler gibi etmenler, doğum oranlarının düşüşünde önemli rol oynamaktadır.
Doğum oranlarındaki düşüş, sadece sayısal bir azalma değil, aynı zamanda demografik bir değişimi de beraberinde getirmektedir. 2001 yılında 26,7 olan annenin ortalama yaşı, 2023 yılında 29,2'ye yükselmiştir. Bu durum, kadınların biyolojik olarak daha geç yaşlarda anne olmayı tercih ettiğini göstermektedir.
Benzer yaşsal değişim ilk evlenme yaşında da görülmektedir. 2023 yılında 2001 yılına kıyasla, kadının ortalama ilk evlenme yaşı 22,7’den 25,7’ye, erkeğin ortalama ilk evlenme yaşı 26’dan 28,3’e yükseldi.
Aslında rakamsal olarak değerlendirmekten öte bu durum ekonomik, psikolojik ve sosyal boyut olarak büyük önem taşımaktadır. Son dönemlerde yaşanan siyasi gelişmeler de toplumdaki gerginliği ve endişeleri artırdı. Gençlerin artık gelecek endişesi ortadan kaldırılmadıktan ve yaşam standartları geleceğe dönük düzenlenmedikten sonra, ülkede doğuganlık oranları daha da azalacaktır.
Doğum oranlarındaki düşüş sayısal bir azalma değil!...
Yayınlanma :
15.05.2025 14:51
Güncelleme
: 15.05.2025 14:51
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: