Piyasalar siyasilerin ağzına bakar. Hukuk ve adalette ölçü tanımazlığın ötesine geçip, partilerin il başkanlıklarına kadar kayyum atamasına giden iş piyasaları alt üst etti.
Piyasalar siyasilerin ağzından çıkan açıklamaları dikkatli dinler ve ona göre pozisyon alır. İki gündür yaşanan olayların ardından, altın-döviz-borsa feleğini şaşmış gibi grafiklerini tutabilene aşk olsun. Öyleyse bu durum neyi getiriyor arkasında? Her şeye zam yapılacağını… o zaman ülke ekonomisi böylesine kötüye giderken, politikacılar yapacakları her açıklamaya, alacakları her pozisyona dikkat etmek zorundalar. Özellikle burada en önemli olan şey koltuk ya da iktidar kavgasından çok vatana ve millete hizmet etmek olmalıdır.
Bakınız TÜİK’in Ağustos ayı verilerine ne göreceksiniz? TÜİK ağustos ayı verileri özellikle düşük gelir gruplarını ilgilendiren kalemlerde sıkıntının devam ettiğini gösteriyor.
Bu durum bize gösteriyor ki; Türkiye gıda enflasyonunu kontrol altına almadan ne enflasyon sorununu çözebilecek ne de düşük gelirliler nefes alabilecek.
Yıllardır çözüm bulamadık
Gıda enflasyonu meselesi yeni bir konu değil. Türkiye yıllardır bu sorunu konuşuyor. Çözüm yolu bulmaya çalışıyor. Bundan 12-13 yıl önce hal yasası değiştirilirken amaç gıda enflasyonunu dizginlemekti ama istenilen sonuç alınamadı.
Sorun sadece üretim ve dağıtım zincirindeki aksaklıklardan ibaret değil. Türkiye, iklim değişikliğinde en fazla etkilenecek kuşaklardan birinde yer alıyor. Küresel ısınmanın artan yıkıcı etkileri ile gıda tarafındaki tehdit daha da büyüyecek. Dolayısıyla bu yıl iklim koşullarının gıda arzı ve gıda fiyatları üzerindeki olumsuz etkisini fazlasıyla hissettik.
Bu nedenle gıda fiyatlarındaki artışı kontrol altına almak için kapsamlı ve bütüncül bir stratejiye ihtiyaç var. Bu strateji iklim değişikliğini, üretim ile tedarik mekanizmasındaki kırılganlıkları ve aksaklıkları, teşvik sistemindeki yetersizlikleri dikkate almalıdır.
Son zamanlarda özellikle sanayici faizlerin düşürülmesini istiyor. Bu istek aylardır yüksek sesle dile getiriliyor. Sadece faizlerin düşürülmesi de değil, kredideki kısıtlamalar da kaldırılsın isteniyor. “Çünkü” deniliyor; “Artık dayanacak gücümüz kalmadı, işte tekstilin durumu, gidebilen Mısır’a gitti ama her işkolu da tekstil gibi değil ki, üretim yeri her sektörde değiştirilemez ki”...
Bir tarafta bu yakınmalar; diğer yanda sanayi üretimine ilişkin veriler... Biraz çelişiyor, çünkü sanayi üretimi fena gitmiyor.
Dönüp kapasite kullanım oranına bakanlar bir şaşkınlık daha yaşıyor; çünkü kapasite kullanımı son yılların en düşük düzeyinde.
Bütün bu verilerden bir sonuç çıkarmaya çalışırken TÜİK ikinci çeyreğe ilişkin GSYH verilerini açıklıyor. O da ne! Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 büyümüş.
Türkiye yüksek teknolojili ürünler üretiminde büyük bir ivme yakaladı ve bu durum temmuz ayı ihracat verilerine de yansıdı. Yüksek teknolojili ürünler ihracatı temmuzda geçen yıla göre yüzde 80’e yakın arttı. Temmuzdaki bu ihracat artışı tabii ki önceki ayların üretiminin bir sonucuydu.
Yüksek teknolojili ürünler üretiminde kaydedilen artış ve bunun hem büyüme, hem ihracat verilerine yansıyacağı iyi kötü tahmin edilebiliyordu. Yüksek teknolojili ürünler kapsamında özellikle İHA, SİHA ve drone üretiminde gözlenen artış böyle bir sonuç doğurdu.
İş dünyası adeta hep bir ağızdan parasal sıkılığın artık sona erdirilmesi gerektiği üzerinde hassasiyetle duruyor. Bireysel olarak buna çok ihtiyacı olanlar mutlaka vardır.
Öte yandan, TÜİK’in GSYH verilerinde köklü bir revizyona gideceğini konunun uzmanları dile getirmişti. Bu çerçevedeki en dikkat çekecek gelişmenin kişi başına gelirdeki düşüş olacağı söyleniyordu. Bu düşüş geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin kişi başına gelir hesabına dahil edilmesinden kaynaklandı.
Ancak 2024 yılı için yapılan tahminlerde daha önce açıklanan kişi başına gelirin 500 dolar kadar düşeceği yönünde görüş belirtiliyordu. Fakat açıklanan verilere göre düşüş 138 dolar oldu. Kişi başına gelir 2014’ten sonraki tüm yıllar için geriledi.
Belki bugün okulların açılmasıyla ailelerin yaşayacakları zorlukları dile getirebilirdim. Fakat yaşananlar işin içinden çıkılamayacak boyutlara geliyor ve hepimiz şaşkın şaşkın izlemekle kalıyoruz. Politikacılar, iktidar ülke yönetiminden kim sorumlu ise önceliğiniz halk olsun. Hizmetiniz halkın daha refah yaşaması olsun. Yoksa elin Suriyelisi yüzünden kişi başına düşen gelirimiz ne diye düşsün?
Doğru tedbirlerle, ülkeyi kaosa sürüklemeden gençlere yaşanılır bir ülke olduğumuzu göstererek aydınlık refah yarınları sunalım.
Piyasalar feleğini şaştı!..
Yayınlanma :
04.09.2025 22:33
Güncelleme
: 04.09.2025 22:33
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: