TÜİK açıkladığı verilerde 15-34 yaş grubu genç nüfus sayılıyor. TÜİK’in açıkladığı veriler, bu yaş grubundaki nüfusun yılın ikinci çeyreği itibarıyla 24 milyon olduğunu ve bu 24 milyon kişinin 6,5 milyonunun ne eğitimine devam ettiğini, ne çalıştığını gösteriyor. Yani 6,5 milyon kişi ne eğitimde, ne istihdamda, kısaca haybeye yaşamdalar.
Ya da başka bir ifadeyle bu 6,5 milyon genç boşta geziyor. Oran yüzde 27. Her 100 gençten 27’si ne okuyor, ne çalışıyor; adeta hiçbir şey yapmıyor.
Ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı 15-24 yaş grubunda yüzde 22,1, 25-29 yaş grubunda yüzde 31,3, 30-34 yaş grubunda yüzde 31,5 düzeyinde.
Elbette rakamsal verilerle bize bir şey söylemeyin diyenler olacaktır. Fakat gerçekliği ancak rakamsal verilerle ortaya koyabiliriz. Çünkü ekonomide o kadar detaylı açıklamalar yapılırken, Merkez Bankası’nın enflasyonu sabit tutma açıklamaları yapmasını saçma bulan vatandaş var. Elbette vatandaş kendi cebindeki enflasyonu net bir şekilde değerlendiriyor. Pozisyonunu ona göre ayarlamaya çalışıyor.
Her gün mutlaka konkordato açıklayan şirketlerin haberleriyle karşılaşıyorsunuz ve bu konkordato da neyin nesi diye tepki gösterirken şirketler battı mı batıyor mu? Sorgusu soruluyor. Aslına bakarsanız borçları yapılandırma programının ötesinde bir de hiç şaşırmadığımız duyumlar da kaçak dövüşen şirketleri tespit ediyoruz. “Burası Türkiye her şey olur hiç şaşırmadık” diyenlerinizi duyar gibiyim.
Ne eğitimde ne istihdamda olan 15-24 yaş grubundaki nüfusun bitirilen eğitim düzeyine göre dağılımına ilişkin veriler de işsizlik sorununun boyutu hakkında can sıkıcı gerçeklere işaret ediyor.
Bu yaş grubunda yükseköğretim görmüş olanların yüzde 28’i işsiz. Bu oranı yorumlarken şu hataya düşmemek gerekiyor. “Daha üniversite eğitimi devam eden milyonlarca genç var, işsizlik tabii ki yüksek görünür” denilemez; çünkü unutulmasın, bu oran ne eğitimde ne istihdamda olanları kapsıyor. Dolayısıyla hâlâ eğitimine devam edenler zaten bu değerlendirme içinde yer almıyor.
TÜİK verilerine göre ikinci çeyrek itibarıyla üniversite eğitimini tamamlamış 25 yaşından küçük genç sayısı 1,2 milyon. Bu gençlerin de yüzde 28 oranındaki 334 bini işsiz.
Üniversite mezunu erkek sayısı 438 bin, bunların yüzde 23,6 oranında 103 bini henüz iş bulabilmiş değil.
Kadınlarda ise tablo daha karanlık. Üniversite mezunu 25 yaşından küçük kadın sayısı 754 bin ve bunların yüzde 30,6 oranında 231 bini işsiz.
Burada akla “Neredeyse bir milyon atanmayan öğretmen var, bu sayılar az” düşüncesi de gelebilir ama bu sayının 25 yaşından küçük üniversite mezunlarını kapsadığını hatırlatmak isterim.
Okuyan okumayan gençler hep işsiz. Artık üniversite bitirmek birçok genç için anlamını yitirmeye başladı. Çünkü eğitim gördükleri alanda çalışma ortamlarını ve imkanlarını ne yazık ki bulamıyorlar.
Öte yandan tüm bu değerlendirmelerin ardından bir kamu kurumda çalışan ve devletin bütün imkanlarını sonuna kadar kullanan bir adamın da hiç çalışarak kazanamayacağı kadar gayrimenkulün eşinin üzerinde kayıtlı olmasının da hiç akıl alacak yeri yok.
Artık ne derseniz deyin. Haksızlıklar hukuksuzluklar ülkesinde mi yaşıyoruz nedir? Diye de sormayın. Çünkü ne görüyorsanız ve hatta imkanlarınız neye elveriyorsa o şekilde yaşamaya devam edin.
Yorumlar
Kalan Karakter: