Konya'da hububat hasadı başladı. Kuraklık nedeniyle verim çok düşük. Bu yıl rekoltede yüzde 30 düşüş bekleniyor.
Daha yazın ortasına gelmedik. Kuraklık hem içme suyu sağlayan barajları hem de tarımı vuruyor. Kuraklıkla ilk kez karşı karşıya kalmıyoruz. Fakat aşırı talep, iklim değişikliği gibi faktörler, sayısını, süresini ve şiddetini artırdı.
Yangınlardan manşetlerde kuraklık haberleri kendine yer bulamıyor ama Türkiye ciddi bir kuraklık riskiyle karşı karşıya.
Uzmanlar, kamunun gücünü kullanarak 'önleyici tedbir' istiyor. Doğru söze ne denir? Kuraklık riski büyüse de, barajlardan su çekmeye devam ediyoruz.
Pankobirlik Genel Başkanı ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu nun bir önerisi var. O diyor ki; "Konya Ovası'ndaki en büyük tehdit kuraklık. Su sorunumuz giderek derinleşiyor. Yeraltı sularına yönelik açılan kuyularda 300 metreye kadar inildi. Bu dahi bazı bölgelerde yetersiz kalıyor. 500 metreden su çıkarmanın anlamı olmaz. Maliyet çok yüksek. Susuz tarım diye bir şey yoktur. Su yoksa tarım da olmaz. Acilen dış havzalardan su getirmeliyiz. Manavgat Çayı'nı Konya Ovası'na akıtalım. Su biterse bizim fabrikaların da bir anlamı kalmaz."
Erkoyuncu'nun önerisine itiraz çok olacaktır. Ama önyargılarımızı bir kenara bırakıp, durumu tüm yönleriyle ele almamız lazım. Vakit o vakit...
Zihinsel kuraklığa kapılmadan! Sorun büyümeden çözüm yolları aranmalıdır.
Stadyum yolu ölüm yolu… Konya güzel bir stadyuma sahip. Hem çevresi hem de bulunduğu konum taraftarların rahatça gelip takımlarına destek olmalarına olanak sağlıyor.
Fakat Abdülhamit Han Caddesi açıldığından bu yana kaza oranında büyük artış var. Maddi hasarlı kazaları artık çok ciddiye alan yok ama sonuçta ekonomik anlamda bir gider söz konusu olacağından elbette önemli ve dikkate alınmalı.
Daha önceden stadyum öncesinde tali yollardan dikkatsizce çıkanların oluşturduğu kazaları önlemek için beton bariyerler konuldu ve sorun kısmi de olsa çözüldü. Bugün gelinen noktada, raylı sistem için temel atma töreninin ardından öylece bırakılıp giden yerle birlikte, Abdülhamit Han Caddesi’nin artan trafiğinin yükünü kaldıramaz durumda. Çünkü hızını alamayan araç sürücüleri her gün bir kazaya sebep oluyorlar.
Geçtiğimiz Pazar günü yaşanan kazada bir aile paramparça oldu dağıldı. Baba yaşamını yitirdi. Anne her yeri kırıklar içinde hastanede ve en önemlisi 7 yaşındaki çocuğun dalağını patlatacak ve yoğun bakımda yatmasına sebep olacak kadar nasıl bir araç kullanma ve hız yapmaktır anlamıyorum. İnsan canı bu kadar ucuz olmamalı.
O yolda değil araçların, insanların karşıdan karşıya geçmeleri çok büyük sorun olarak karşımızda duruyor fakat yetkililerden bir Allah’ın kulu görmüyor. Geçtiğimiz gün yine bir kadını araç sitenin duvarına fırlattı ne olacak? Mutlaka birilerinin ölmesi mi gerekiyor. O yolda kuryeler motosikletleriyle tehlike saçıyor. Yine geçtiğimiz gün kurye araçların ortasında kalınca otomobil plastik bariyerlerin üstünden geçmek zorunda kaldı ve kuryeye çarpmaktan son anda kurtardı.
Trafik ekipleri burada oluşan tehlikenin farkına varıp ona göre bir raporlama yapmıyorlar mı? Emniyete, belediyeye bu konuda çok iş düşüyor. Elektrik direkleri kazalardan ve aymaz tırcılardan dolayı yamulmuş durumda. MEDAŞ bu konuda gerekenleri yapmalı.
Tırların dar ara sokaklara ve mahalle aralarına park yapmaları da yasaklanmalı. Dar sokaklarda diğer araçların geçmesini engelledikleri gibi, araçların görüş alanını da kapatıp kazaya davetiye çıkarıyorlar.
Demem o ki; stadyum yolu her an her şeyin olabileceği bir yol haline geldi. Herkes oradan dikkatli geçsin. Başınıza bir şey gelebilir. O yola trafik ışığı mı yoksa beton bariyerler mi yapacaklar bilemiyorum ama, bir an önce çözüm bulunmalı.
Yorumlar
Kalan Karakter: