Terör örgütünün silahları bırakıp sembolik olarak yakması ve Türk-Kürt-Arap kardeşliği mottosuyla yeni bir dönemin başlaması hadisesini dikkatle izliyorum.
***
Bu dönemi, iktidar tarafı "büyük bir zafer" olarak nitelerken, muhalif kanat durumu derin bir "endişe" ve "tepki"yle karşıladı. Bu durum yıllardır Türkiye'nin terakkisine engel olan müzmin bir hastalık. Milli meselelerde bir türlü ittifak kuramıyoruz. Her iki tarafın da, konuyu abartarak değerlendirdiğini düşünüyorum.
Evet, İktidar kanadı inanılmaz adımlar atarak Cumhur İttifakına DEM'i de dahil edip yeni bir yol haritası çizerken, henüz ne nihai bir zafer elde etmiştir ne de ortalık toz pembe güllük gülistanlık olmuştur. Ama iktidar yanlısı medya mensupları, bunu böyle yansıtmaktadırlar. Henüz erken.
***
Muhalif yayın organlarını ve televizyon yorumcularını da izliyorum. Tüm konuşmacılar silahların bırakılmasını olumlu karşılamakla beraber; "ama, fakat, lakin"le başlayan karşıt görüşlerini dile getirirken, bu dönemin yarınlar için tehlike oluşturacağını, bölgede ve dünyada pek çok sakıncalar doğuracağını anlatıyorlar...
Ancak, muhalif olan hiç kimse bu tehlike ve sakıncaların nasıl bertaraf edileceğinden söz etmiyor. Alternatif olacak yeni bir model sunmuyor! "Hükümetin yöntemi yanlış, bunun yöntemi şudur, köklü çaresi budur" demiyor, diyemiyor.
Maalesef bu durum bizim muhalefet kanadının değişmeyen hastalıklı bir sorunudur. Yani, iyi-kötü ayırmadan her şeye karşı çıkan fakat bir türlü fikir üretemeyen çözümsüz muhalefet!..
Ne zaman ki, muhalefet kanadı bu hastalıklı sorundan kurtulup çözüm için fikir üreten ve milli konularda devlete destek veren siyasi bir anlayışa evrilirse, işte o zaman bu önemli süreç hızla ve başarıyla tamamlanacaktır.
***
Bu önemli konuyu ve başlatılan yeni dönemi, sükûnetle, suhûletle ve uhuvvetle desteklemeli ve asla geri dönüşe izin verilmemelidir. Çünkü, Türk-Kürt-Arap ekseninde yürüyecek bu yeni dönem, sadece Türkiye'yi değil, komşularımızı, tüm bölgeyi ve hatta insanlığı yakından ilgilendiren önemli bir konudur.
Unutmayalım, fırtınalı sularda çırpınan ve Türkiye'yi kurtuluş simidi gibi gören mazlum ve mağdur milletler ve ülkeler, bu süreci merak ve umutla takip etmektedirler. Zira, onlar için Türkler; beklenen Millet, Türkiye; beklenen Ülkedir.
Yorumlar
Kalan Karakter: