Günlerdir TÜİK’in enflasyona dair yanlı ve yanlış rakamlarını konuşurken yeni “Ekonomik Güven Endeksi” yayınlandı.
TÜİK’in güven ve endeks kelimelerini yan yana getirmesi, nasıl bir ütopik durum görüyorsunuz. Kendi söylediklerine kendileri inanmazken halkın inanacağını beklemek nasıl bir durumdur? Siz değerlendirin…
Güven; inanma ihtiyacının var ettiği duygu…
Kaybedilen güven geri gelir mi? Çok zor. Güven, duyulduğu kaynağın etiğini sorgulamaz. Ahlak endeksinde; iyiye- kötüye, mantık ekseninde; doğruya-yanlışa, estetik ekseninde; güzele- çirkine bakmaksızın bağ oluşturur. Yeter ki bu bağ ile umulan her ne ise ondan ihanet görmesin. Zira ihanet, güveni sıfırlar. TÜİK’in yaptığı gibi…
Kendine güvenen birini av yapmak, çok kolaydır. Körü körüne güvenmek ise av olma riskini tırmandırır. Misal TÜİK’e körü körüne güvenebilir misin? Sana pusu kuran, cebinden para çalan, faiz indirilme yolunu açan, bulanık veriler üreterek hükümete ve karar vericilere sapık sonuçlar sunan…
Sonuçta; halkın yönetime güveni kalmamışsa, artık ağzıyla kuş tutsa dahi ona güvenilmeyecektir.
Bugün baktığınızda Türkiye’de ekonomi politikasının uygulanmadığını aksine politika ekonomisinin uygulandığını görüyorsunuz. Yani ekonomide illüzyon ve algı yönetimi var başka bir şey yok.
Tüm açıklamalarda toplum enflasyonun düştüğüne ya da düşürüleceğine inandırılmak isteniyor. Hal böyle olunca halk ne düşünüyor kimsenin umurunda değil demektir. Aslında yukarıda sözünü ettiğimiz güven durumları burada kendini daha net bir şekilde gösteriyor. Çünkü halk cebindeki paranın neye yaramadığını senden daha iyi biliyor. Artık maymun gözünü açtı. Siz ağzınızla kuş tutsanız bu halkı inandıramayacaksınız.
TÜİK artık gerçekleri sunmaya çalışsın diyoruz, fakat açıklanan güven endeksi bu kurumda çalışanların hiçbirinin matematikle alakası olmadığını gösteriyor. Çünkü TÜİK yanlış verilerle vatandaşın cebindeki parayı çalıyor. Yanlış içinde yanlış yapılıyor.
İnsanlarda artık fiyat algısı kayboldu. Her gün başka rakamları görmekten ertesi gün karşılaşacağı rakamları tahmin etmeyi bile bıraktı. Fiyatların arkasına yetişmek mümkün görünmüyor.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek nereden vergi alacağını iyice şaşırmış durumda. Vatandaşın olmayan gelirinden neyi vergilendirecek belli değil. Sürpriz yumurta gibi. Fazla görülen asgari ücret, gereksiz vatandaş emeklilere verilen on bin liralık komik maaşlar çok içinden çıkamayacakları bir duruma geldi. Nedense dolar borcu olanlar TL ile borç ödeyip devletin sırtına kene gibi yapışıp kan emicileri beslemeye devam etmek hiç yük olmamış.
Bu ülkenin temel taşı, yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş insanlara kulak verin ve onların yaşam haklarını ellerinden almayın. Açlıkla ve yoklukla sınamayın. Emeklilerin feryadı ayyuka çıkmışken, atanamayan öğretmenler ve ücretli öğretmen kavgaları, her zaman saygı duyup geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlere layık görülenleri de gözler önüne seriyor.
Aslına bakarsanız, ülkenin neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Milli Eğitim Sistemi çökmüş çocuklardan sınavlarda başarı göstermelerini bekliyoruz. TÜİK yalan yanlış rakamları açıklayıp büyük bir umutla maaşlara verilecek zamları bekleyen emeklilerin hayal kırıklığını görüyoruz. Kalıcı bir iyileşme sağlanmadığını ve hükümetin güven vermediğini, halkın ayyuka çıkan feryatlarından duyuyoruz. Sendika başkanları tepkilerini dile getirirken, ziraat odaları ve çiftçiler tarlada değer bulmayan ürünlerin çarşıda, pazarda bu kadar pahalı olmasının birinci sebebinin nakliye ücretleri ve aracıların aldıkları ücretlerden kaynaklandığını anlattıklarını görüyoruz. Her yerden bir ses çıkıyor. Çiftçiler gerçekten zor durumda ve artık genç nesli çiftçilik yaparken veya üretim yaparken görmek zor olacak. Çünkü sürekli zarar eden çiftçinin çocukları artık bu işi yapmak istemeyeceklerdir.
İhracat rakamları açıklanırken büyük rakamlar dillendirilir. Fakat çiftçinin bu kadar ürünü neden tarlada kalır anlamak mümkün değil. Ürünü değerini bulmazsa çiftçi üretmekten vazgeçer ve biz bu cennet vatanda pazarların marketlerin kapısından giremeyecek duruma geliriz.
Emeklilerin maaşlarını, kırk ölçüp bir biçerken bu halkın güvenini nasıl kazanacağız onu düşünün. Artık ağzınızla kuş tutsanız o güveni kazanmak zor görünüyor.
YORUMLAR