Başkan Menderes Türel ve ben bundan altı yıl önce İspanya dönüşü yaklaşık onbin fitte bir hayal kurduk. O günlerde Türel 2. Dönemine hazırlanıyordu.
Siz bakmayın seçim sürecindeki dedikodulara, Türel’in ‘İspanya’nın Valensiya kentinde villası var’ hikayesine.
Olursa da şaşırmayın!
Çünkü ben o günlerde İspanya’nın SenSebastian kentine yüz kilometre ötesinde, Fransa’nın güney batı sahilindeki havalı plaj kenti Biarritz’de çok şaşırmıştım. Bakın neden şaşırmayın biliyormusunuz. Okuyun;
Başkan Türel bizi alıp Biarritz’e götürdü. Bir zamanlar soylular sınıfının tatil mekanı iken şu anda Avrupa’nın sörf merkezi olan Biarritz’e Türel üç yaşındayken gelmeye başlamış. Aile sıcak yaz günlerinde Antalya’dan kaçmak için tatillerini Biarritz’de geçirirmiş. Hatta Türel’in annesi Antalya’ da rüzgarlar çok sert estiğinde ‘Antalyamız Biarritz’e döndü’ dermiş. Bunu anlatmıştı o gün seyahat sırasında.
Ağzında gümüş kaşıkla doğmak işte böyle bir şey!
İşte Türel’in hayalleri içerisinde Konyaaltı sahilinin bütünü ve Boğaçay projesi ile birlikte bir Mayorka modeli vardı.
Yeryüzünün cenneti olarak bilinen Mayorka adası ve Antalya hepimizi çok heyecanlandırıyordu.
Türel seçimi kaybetti.
Her iki dönemde de seçim kitapçığında olan bu proje rafa kaldırıldı.
Üzerinden beş yıl geçti. Sahili bugüne kadar Konyaaltı Belediyesi İrfan Cengiz ağabeyle bugünlere kadar getirdi. Ben o sahilin nasıl binbir güçlükle işletildiğini iyi bilirim.
Özellikle yaz günleri yaklaşık beş yüz’e yakın kişinin istihdam edildiği sahilde, güvenliğinden temizliğine kadar özellikle işletmeciyi muhatap sayan bir çok gerektirim vardır.
Üç beş ay yazdan sonra yağmurlu ve fırtınalı bir sezon sizi bekler. Birkaç duygusal aşık, antidepresan kullanan dört kişiden başka iti, kopuğu buraya hücum eder. Ne sarhoşuyla baş edebilirsiniz ne de çakalıyla.
Ve ne yazıktır ki, Konyaaltı sahili para kazanamadığı ve kendisini yenilemediği için ilk günlerindeki cazibesini yitirmiştir.
2014 seçimlerini kazandıktan sonra sahili halkımıza açıyoruz diyen Türel’e teşekkür etmek için sahile dökülen Çapulcular’ın bu sevinçleri de nafiledir.
Konyaaltı sahili halk plajı olmaz. Olamaz…..!
Turizmden beslenen bu kentin gerdanına siz gümüş zincirli bir nazar boncuğu asamazsınız.
Astırmazlar.
Adını isterseniz siz peşkeş koyun ama buraya ciddi bir yatırım ve yatırımcı,
buraya zümrüt bir broş gerekmektedir.
Öyle bir muhteşem proje uygulanmalıdır ki, dünya’nın gözü burada olmalı dünya milleti buraya akmalıdır.
Dört plastik sandalye ve gazoz şemsiyeleri altında yapacağınız plaj halkçılık değil,
Bu kentin turizmden beslenen halkına ve hakkına ihanet olur.
Ötesi, hiç kimseye burada Jet Fadıl Maldivlerin Kofenbe adasında yapmaya çalıştığı haremlik selamlık, haşamalık bir plajda yaptırtmaz.
Bunun için kimse heveslenmesin.
Antalya bırakın Akdenizi, böyle çağdışı bir düşünceyi bir bardak suda boğar atar.
…….
Bana kalırsa gelin şu elleri bir daha sayalım.
Elleri siyaseten değil, Antalya için kaldıralım….
…………………….
BİR DAHA ÇAL, eski günlerin hatırı için…
Antalya Piyano Festivali tartışmaları başka bir boyut kazandı. Fazıl Say Antalya Piyano Festivalinin her halükarda devam etmesi gerektiğini söyledi.
Çok eski bir fotoğraf hala belleklerimizde.
Piyano Festivalinin basın toplantısında Fazıl Say ve Menderes Türel piyanonun başına geçmiş tuşlara birlikte basmışlardı.
Sonra 9. Antalya Piyano Festivalini Başkan Menderes Türel’in açma fikrini Fazıl Say ortaya atmış, Türel iki kez duraklasa da Bach’ı salona çalmış, sanatın hoşgörüsü içinde dinleyiciler onu ayakta alkışlamışlardı.
Şimdi sanki Fazıl Say’ın açıklaması Casablanca filmindeki o ünlüğü repliği hatırlatıyor;
“Bir daha çal, Sam. Eski günlerin hatırı için…Onu çal Sam. Hadi… ‘As time goes by’ı çal.”
İsterseniz çevirelim; ‘Bir daha çalın çocuklar. Eski günlerin hatırı için!...
Bazen eller havaya kalkar bazen piyanonun tuşlarına basar…Tabiki Antalya için.