Rabbim öyle güzel bir dünya yaratmış ki, tarife gücümüz yetmez. Dünyadaki ve dünya dışındaki varlıklar, kusursuz ve harika bir düzen içinde işliyor, görevlerini eksiksiz yerine getiriyorlar.
Akıllı bir insanın sadece kendine dönüp bakması, bu mükemmel yaratılışı keşfetmeye kâfidir! Zaten uçsuz bucaksız şu muhteşem kâinatı tefekkür etmeyi bir yana bırakın, Yüce Allah bu varlıklar âlemi içinde "Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık" buyurmuyor mu? Kendi yaratılışına bak, yeter!
Gelin görün ki, bazı gafil, cahil, zalim, münkir ve müşrik insanlar, gerek kainattaki varlıklar âlemini gerekse insan olarak kendini bozmada, yaratılışı değiştirmede ve çevreyi ifsat etmede birbirleriyle yarışıyorlar!... Yüce Allah, kurulu düzene çomak sokan bu tipler için şöyle buyuruyor:
"Onlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah, bozguncuları sevmez." (5/Mâide,64).
Bu tip insanlar, insanı bozarlar, insanın ruh dünyasını bozarlar, gıdaları bozarlar, havayı bozarlar, suyu bozarlar, çevreyi bozarlar, toplumu bozarlar, devleti bozarlar, bozmadıkları şey yoktur!.. Bu bozguncular, aslında Allah'a inandıklarını söylerler, ancak bunların "Allah" tasavvuru farklıdır; Allah'a gerçekten ve samimi olarak inananlar gibi inanmazlar, inançları sahtedir, eksiktir, bozuktur.
Bu bozguncu tipler iki gruba ayrılır:
Birinci grup; İnsanlar arasında inanmış gibi görünmekle birlikte aslında inanmayan, hiç bir kitaba ve peygambere tâbi olmayan, Mekkeli müşrikler gibi muannit insanlardır. Bunlar, Allah'ı, Kur'an'ı ve Peygamberi bildikleri halde kendi hayatlarına bunları rehber olarak kabul etmeyen, Yüce Allah'ı da sanki kainatı yaratmakla görevini bitirmiş, hayata hiç karışmayan, insanların yaşantılarına müdahale etmeyen bir "Tanrı" gibi kabul ederler. Bunlar, gerçekten müşrik, münkir, mülhit ve muannit tiplerdir.
İkinci grup ise; Tıpkı Yahudi ve Hristiyanlar gibi, İlahi bir Kitaba ve Peygambere inandıklarını söylemekle birlikte, Kitaptan ve Peygamberden yüz çevirmiş ve onları adım adım izleyen ümmeti Muhammed’in sapkınlarıdır. (Örnek bkz. Buhari, 7320; Müslim, 2669). Vahiyden yüz çeviren ama sözde Müslüman olan bu grup, zamanla kendilerine benzeyen bir Allah tasavvuru da oluştururlar. Ölçüleri Allah'ın ilkeleri ve hükümleri değil, kendi koydukları veya önder kabul ettikleri fânilerin ilkeleri ve hükümlerdir. Bu tipler, hayatta işledikleri günahları, sosyal, siyasal ve ekonomik ahlaksızlıkları Allah'a havale ederek O'nun bağışlayıcılığını öne sürüp kendilerini temize çıkarmaya çalışırlar.
İçinde yaşadığımız toplum içinde, bu iki grup insan tipini de görmek mümkündür. Bu durumun devamı maalesef "nifak" tohumlarının giderek yeşermesine, "münafık" tipli insanların daha da çoğalmasına yol açmaktadır. Bunun önüne geçmek; bu tip insanları iyi tanımakla ve onlarla ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmekle mümkündür.
Yapılacak şey; bunları güzel ve tatlı sözler eşliğinde usûlünce, sükûnet ve suhûletle uyarmak, vaz geçmiyorlarsa bunu topluma ifşa edip bunlarla ilişkiyi sonlandırmaktır. Bu yapılmazsa Müslümanlar bu tiplerden çok zarar görür ve görmektedirler de... Bu yapılırsa, samimi bir "Müslüman" ile "Münafık" tipli insan birbirinden ayrılmış olacak, böylece tertemiz İslam dini hakkında yapılan spekülasyonlar ve samimi Müslümanlar aleyhindeki propagandalar son bulacaktır.
Allah'ın buyruklarına göre hareket eden samimi Müslümanlara bir müjde ile yazıyı noktalayalım:
"Yeryüzünde (Allah’ın) düzeni kurulduktan sonra, bozgunculuk yapmayın! Ona korkarak ve rahmetini umarak duâ edin. Muhakkak ki Allah’ın rahmeti, iyilik edenlere çok yakındır." (7/A'râf,56).
Yorumlar
Kalan Karakter: