VALİ İLE HASAN BASRİ ÖRNEĞİ
Tarihte adaletli yönetimiyle ikinci Ömer diye bilinen Halife Ömer Bin Abdülaziz vefat edince, yerine II.Yezid bin Abdülmelik geçti (720-724). Fakat o, Ömer Bin Abdülaziz'in izlediği âdil yönetimi devam ettiremedi, halifelik makamını sultanlığa dönüştürdü. Çünkü, keyfine göre uygulamalar yapıyor, hak-adalet tanımıyordu.
Yezid'in atadığı valilerden biri de, Ömer bin Hubeyre el-Ferezi (Ö.728) idi ve onu Irak'a gönderdi. Bir süre sonra Horasan bölgesini de onun emrine verdi ve böylece Vali'nin yetki alanı genişledi. II.Yezid, Vali'ye mektup üstüne mektup gönderiyor, çeşitli emirler yağdırıyordu. Bazen hak ve hakikate aykırı talimatlarla mektupta yazılanları yerine getirmesini istiyordu.
Adalet ve hakkaniyete aykırı bu emirler karşısında zor durumda kalan Vali Ömer, bu hususu danışmak için dönemin âlimlerinden Hasan Basrî ile Şa'bî diye bilinen Amr bin Şurahbil'i huzuruna davet etti. Onlara dedi ki;
"Bakın, Allah Emiru'l-Müminin olarak Yezid bin Abdülmelik'i kullarının başına getirdi ve insanları ona itaat etmekle yükümlü kıldı. O da beni gördüğünüz işleri yapmam için Irak'a Vali atadı, hatta yetkilerimi artırarak Irak'ın yanında Horasan'ı, Fars'ı (İran) topraklarını da emrime verdi.
Ancak, Emir II.Yezid bazen adalete uygun olmadığını düşündüğüm ve içimin rahat etmediği emirler içeren mektuplar gönderiyor. Sizler, dini yönden onun bu emirlerini yerine getirip getirmeme hususunda bana bir çıkış yolu bulabilir misiniz?" dedi.
Şa'bi, Vali'nin bu sorusuna, Emir II.Yezid'e iltifat eden ve Vali'nin de hoşuna giden sözlerle bir cevap verdi, Hasan ise susuyordu. Vali bu kez Hasan Basri'ye dönerek: "Peki sen ne diyorsun bu işe?" dedi. Hasan Basri de Vali'ye hitaben şöyle konuştu:
"Ey Ömer bin Hubeyre, Yezid hususunda Allah'tan kork. Sakın Allah'ın emrini yerine getirme hususunda Yezid'ten korkma! Bil ki, Allah seni Yezid'den korur, fakat Yezid seni Allah'tan koruyamaz. Seni şu koltuğundan indirip geniş sarayından daracık kabrine götürecek olan bir melek her an sana gelebilir, o zaman orada Yezid'i bulamazsın.
Tam aksine, Yezid'in Rabbine karşı çıkarak yaptığın isyankâr amellerini bulursun. Eğer sen, Allah'la beraber olur ve Allah'a itaat edersen O seni dünyada da ahirette de Yezid'den korur, eğer Allah'ın emrine isyan ederek Yezid'in yanında olursan, Allah seni Yezid'le baş başa bırakır. Bil ki, Allah'a isyan konusunda kula itaat yoktur" dedi.
Bu sözlerden sonra Vali Ömer gözyaşlarına boğuldu, sakalı ıslanıncaya kadar ağladı. Yezid'e iltifat eden ve Vali'ye methiyeler düzen Şa'bi'den ise Vali yüz çevirdi. Vali, Hasan' Basri'nin cesaretine hayran kaldı, doğru sözlü oluşuna ve dik duruşuna muhabbet duydu, saygısını ve ikramını arttırdı.
Vali'nin yanından ayrılan Hasan Basri ve Şa'bi camiye yöneldiler. İnsanlar her ikisinin etrafına toplandı ve Valiyle aralarında olup biteni sormaya başladılar. Şa'bi, kalabalığa dönerek dedi ki:
"Ey insanlar, yemin olsun ki Hasan Basri Vali'nin karşısında benim bilmediğim bir şey söylemedi lakin ben onun dediklerini söyleyemedim. Benim söylediğim şeyler, Vali'nin hoşnutluğunu kazanmak içindi. Hasan ise, söylediği şeyle Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak istedi, böylece Allah beni Vali'den uzaklaştırdı, Hasan'ı da Vali'ye yaklaştırdı, Allah Teala Hasan'dan hoşnut olunca, Vali de Hasan'dan hoşnut oldu, dedi ve şu Hadis-i Şerif'i okudu:
"Kim, insanların öfkesine sebep olma pahasına Allah'ın rızasını gözetirse, Allah ondan razı olur ve insanları da ondan razı kılar. Kim de, Allah'ın öfkesine sebep olduğu halde insanların rızasını gözetirse, Allah ona gazap eder ve insanlara da gazap ettirir." (İbn Hıbban 277).
Yorumlar
Kalan Karakter: