Toplumda, kimi görsel, kimi işitsel, kimi zihinsel, kimi bedensel pek çok engelli kardeşimiz var. Bu engel; onların hareketlerini belki kısıtlıyor, yaşam konforlarını etkiliyor ama engelli olmaları, onları hayattan koparmıyor. Hatta, hiç engeli olmayan bazı insanlardan çok daha verimli ve başarılı işler yapabiliyorlar.
Gerçek "engelli" olmak, demek ki başka bir şey! Kur'an'a baktığımızda bu farkı anlayabiliyoruz. Kur'an'a göre; gerçek "engellilik; bedende değil, fehimdedir. Fehim; anlama, kavrama, idrak etme demektir. İnsan, eğer organlarını doğru kullanmıyorsa, işte asıl engellilik budur.
Bakınız Yüce Allah ne buyuruyor:
"Onların;
- kalpleri (akılları) var fakat (hakkı) anlamazlar,
- gözleri var fakat (gerçeği) görmezler,
- kulakları var fakat (doğruyu) duymazlar.
Onlar hayvanlar gibidirler. Hatta hayvanlardan da sapıktırlar. Onlar gaflet içindedirler." (A’râf,179)
Acaba, bizi yaratan Rabbimiz neden insanı hayvanlarla kıyasladı? Hatta hayvandan da aşağıda konumlandırdı, niçin? Biliyoruz ki, hayvanlar sevk-i tabii veya insiyak dediğimiz içgüdü ile hareket ederler. Onlar, sadece doğal ihtiyaçlarının sevkine bağlı ve buna odaklıdır.
Bu sebeple mükellefiyetleri ve ahlakî sorumlulukları yoktur. Kısaca hayvanlar; akıl, idrak ve muhakeme bilincinden yoksundurlar. Olsaydı, bunları kullanacaklardı. İşte, insanda var olan bu özellikleri insan kullanmayınca, elbette hayvandan da aşağı konuma düşmüş olmaktadır.
Nasıl ki, hayvanlar böyle bilinçsiz, ilkesiz, sorumsuz, statüsüz ve manevi veya ahlaki değerlerden yoksun varlıklarsa, ayette özellikleri anlatılan insanlar da tıpkı hayvanlar gibi, sadece gezip tozan, gününü gün eden, yiyip içen ama herhangi bir amacı olmayan sorumsuz varlıklar durumundadırlar. Bunlar, yaşamak için değil, yemek için yaşarlar; hayvan gibi yerler, içerler, nefsî arzularını tatmin ederler.
Bunların amaçları, sadece dünyadan zevk almak ve maddeden nemalanmaktır, ahiret kaygıları yoktur. Üstelik bunlar doyumsuzdurlar, hatta arzularının tatmininde hayvanlardan da ileri düzeyde doyumsuzdurlar. Ama şu bir gerçek ki, nefsini tanrı edinen insanların, hayatta hiçbir konuda doyuma ulaştıkları görülmemiştir.
Demek ki, gerçek engellilik;
-Aklını kullanmamak,
-Hakikati anlamamak,
-Gerçeği görmemek,
-Doğruyu duymamak,
-Yaratılış hikmetini kavramamaktır.
Benzer bir ayetle yazıyı bitirelim:
"Yoksa sen onların çoğunun hakikate kulak verdiğini veya onu kavradığını mı sanıyorsun? Hayır, onlar ancak hayvanlar gibidirler, hatta yoldan sapma konusunda daha beter durumdalar!" (Furkan,44)
Böyle "engelli" bir duruma düşmeyi kim isteyebilir!?
Yorumlar
Kalan Karakter: